Koroner Kalp Hastalıkları Nelerdir?
Modern çağ her ne kadar insanların yaşamlarını kolaylaştırıyor olsa da beraberinde bir takım olumsuzluklar da getirmektedir. Bu olumsuzlukların arasında çeşitli hastalıklarda yer almaktadır. Koroner kalp hastalıkları modern yaşantının getirdiği olumsuz durumlar arasındadır. Yaşın ilerlemesiyle birlikte atardamarlarda bir takım değişiklikler ortaya çıkmaktadır. Bu değişiklikler damarların daralmasıdır. Damarların daralması kalp krizi riskini arttırabileceği gibi inmelere de neden olabilmektedir. Bütün bu yaşananların gerçek sebebi bilinmemesine rağmen modern yaşantının getirdiği hareketsizlik, şişmanlık, sigara ve alkol tüketimi, yüksek tansiyon ve beslenme alışkanlıklarındaki bozukluklardan şüphelenilmektedir. Özellikle ilerleyen yaşlarda ortaya çıktığını söylediğimiz atardamarlardaki daralma durumu bazen genç yaşlarda ortaya çıkabilmektedir. Bu durumla karşılaşıldığında normal işleyiş kısa vadede sorunsuz devam ediyor gibi gözükse de uzun vadede sorunların çıkması kaçınılmazdır. Özellikle genç yaşlarda ortaya çıkan atardamarlardaki daralma halk arasında kalp krizi olarak tanımlanan durumun ortaya çıkmadan teşhis edilmesi zordur. Kalp krizi durumu farklı nedenlere bağlı olarak gelişebileceği için hastanın bu konuda anlattıklarımızla yaşadığı duruma kalp krizi adının verilmesi tam olarak doğru olmayacaktır. Koroner kalp hastalıkları kendisini gösterdiğinde kişi daha önceden hiçbir sorun yaşamamış olacağı için olanlara şaşıracak ve bir anlam veremeyecektir.
Koroner kalp rahatsızlıklarının kişide var olup olmadığının bilinmesi için son aşamaya gelinmesine gerek yoktur. Uzman kontrolünde yapılacak çeşitli testlerle koroner kalp rahatsızlıklarının var olup olmadığı ortaya çıkacaktır. Koroner kalp rahatsızlıklarının teşhisi için yapılabilecek güvenilir testler olmasına rağmen bu testlerin pahalı olması rutin kontrollerde pratik bir şekilde kullanılmasının önüne geçmektedir. Her geçen gün tıp alanında yenilikler olmasına rağmen bu teknolojiyle bile kalp rahatsızlıklarının vücuda ciddi bir zarar vermeden veya bir belirti göstermeden teşhis edilebilmesi çok güçtür.
Koroner kalp rahatsızlıkları arasında sayılan ve miyokardiuma giden kandaki oksijenin az olması durumu genellikle kişide ağrı olarak kendisini göstermektedir. Bu ağrı genellikle göğüslerde hissedilmekte ve tam ortada olabileceği gibi her iki tarafta eşit olarak da hissedilebilmektedir. Göğüste belirgin olarak hissedilen ağrı diğer bölgelere yayılabilmektedir. İskemi adı verilen ve koroner hastalıklara bağlı olarak görülen bu rahatsızlık stres sonucu ortaya çıkmaktadır. Ağrıların görüldüğü bu durumlarda kalp normalden daha hızlı ve şiddetli çarpmaya başlayacaktır. Bu da oksijen eksikliğinin daha fazla artmasına ve buna bağlı olarak ağrıların şiddetinde artmalara neden olacaktır.
Halk arasında kalp krizi geçirmiş olarak bilinen ve tıp dilinde miyokardiyal enfarktüs olarak bilinen durumu yaşayan kişilerin süreç sonrasında daha dikkatli olmaları gerekmektedir. Bu dikkat kişinin hayatının tehlikede olması nedeniyle gerekmektedir. Bu kişilerin zaman kaybetmeden tıbbi bakıma alınmaları ve sonrasında durumlarıyla alakalı hastaneye başvurmaları gerekmektedir. Kalp krizinde kalp kası zarar görmektedir. Kalp kasının zarar görmesi ise kalbin hayati görevi olan organlara kan pompalamasında aksaklıklar oluşmasına neden olmaktadır. Bu durumda iyi olan tek şey pompalamanın zarar görmesinden sonra kişiye tıbbi müdahale edilebilecek bir zamanın olmasıdır. Kalbin rutin görevlerini yerine getirmesi için bir ritmi vardır. Bu ritim kalbin görevlerini yerine getirebilmesi için gerekli olan koordinasyonu sağlamaktadır. Kal krizinin olumsuz etkilerinden birisi de kalbin rutin görevlerini sorunsuz bir şekilde yerine getirebilmesi için gerekli olan ritmin bozulmasıdır. Ritim bozulduğunda buna bağlı olarak işlerin sorunsuz işlemesine neden olan koordinasyonda bozulacaktır. Bu koordinasyon bozukluğu ise kalbin pompalama görevini düzensiz bir şekilde devam ettirmesine neden olacaktır. Bütün bu nedenlerden dolayı kalp krizinden yani miyokardiyal enfarktüs olayından sonra her ne kadar fiziksel tahribat az gibi gözükse de kalbin koordinasyonunun düzgün işleyip işlemediğinin takibi açısından gerekli izlemelerin yapılması gerekmektedir. Bu takip sadece koroner bakım ünitesine sahip olan hastanelerde gerçekleştirilebilmektedir. Koroner bakım ünitesine sahip hastanelerde bu konuda uzman doktorlar ve hasta bakıcılar da çalışmaktadır. Koroner bakım ünitelerinde çalışan personel herhangi bir anormal durumda sorunun büyümeden tespit edilebilmesini sağlayabilecek şekilde eğitimlerini almışlardır. Bahsettiğimiz şekilde yapılacak tespitler hastanın hayati tehlikesini azaltabileceği gibi ortadan tamamen de kaldırabilmektedir.
Kişide miyokardiyal enfarktüse bağlı olarak gözlenen fiziksel kas tahribatını kemik kırılmasına benzetebiliriz. Zaman içerisinde bu kas tahribatı geçecek fakat kemik kırılmalarında olduğu gibi sadece iz olarak kalacaktır. Kemik kırılmalarından ayak kemiğinin kırılmasını ele aldığımızda iyileşme sürecinde o ayağın fazla zorlanmaması gerektiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Miyokardiyal enfarktüse bağlı olarak görülen kas tahribatının da iyileşme sürecinin hızlı olması için kalbe fazla yüklenmemek onun zorlanmamasını sağlamak yerinde bir davranış olacaktır. Miyokardiyal enfarktüs durumunda hastanın en kritik dönemi olaydan sonra ilk birkaç saattir. Bu zaman diliminde kişi mutlaka tıbbi denetim altında tutulmalıdır. Bazı durumlarda hasta ne yaşadığını hemen fark edemez. Sonrasında belirtilerle birlikte bir uzmana başvurduğunda olayın üzerinden yaklaşık 24 saat kadar zaman geçtiyse tehlike zaten atlatılmış demektir. Belirtilerden 24 saat sonra hastada belirgin bir sorun yoksa uzman doktor izin verirse evde kalmakta hiçbir sorun olmayacaktır.
Miyokardiyal enfarktüs geçiren kişi zaman içerisinde normal hayatına dönüş yapabilecektir. Buna neden olan kalbin bazı işlev bozukluklarını kendisinin onarabiliyor olmasıdır. Fakat bazı hastalarda kalp kendisini düzene sokabilecek durumda olmayabilir. Bu fiziksel tahribatın fazla olmasıyla da alakalıdır. Böyle durumlarda cerrahi müdahale gerekebilmektedir.
Yıllardan beri damar daralmaları konusunda uzmanlar araştırmalar yapmaktadır. Bu araştırmalara haddinden fazla para, emek harcanmış ve harcanıyor olsa da sorun tam olarak çözüme kavuşturulamamıştır.
İyi günler hocam.Benim annem 1,5 ay önce kalp krizi geçirdi ve Almanya da eriyen stentlerle damarları açıldı.Acaba kriz sonrası yapılan tedavide damar tahribatını ve zedelenmesini giderecek bir tedavi uygulanıyor mu çünkü ben yanında değildim ve tamamıyla bilgi sahibi değilim